DEĞİŞEN TÜRKİYE VE DİPLOMATİK MİSYON


Bu yazıyı yazmaya başladığım sırada 11 Hazirandan beri Siyonist İsrail zindanlarında haksız yere tutsak edilen Değerli kız kardeşimiz Ebru ÖZKAN yurda dönmüştü. Bu konuda aczimizin itirafı ile Ebru ÖZKAN kardeşime seslendiğim bir yazı yazmış (https://osmanhazirhayatadair.blogspot.com/2018/07/ebru-ozkana.html?m=1)hali pür melalimizi ifade etmeye çalışmıştım.


Elimiz kolumuz bağlı öylece duruyor olmak ağırımıza gitmişti. Bu konuda görüş beyan eden aklı selim sahibi her kes de acizliğimiz ve bir şey yapamıyor oluşumuz nedeni ile öz eleştiri yapmaktaydı. Doğrusu gerekli bir öz eleştiri idi bu.

Zira Siyonist İsrail, gözümüze sokarcasına, pervasız ve şımarık bir şekilde tutsaklık süresini uzattıkça uzattı. Muhterem Ebru ÖZKAN’ın ayakları ve elleri prangalı görüntülerini paylaşırken yapmaya çalıştıkları şey de kadim şımarıklıklarının kendilerinde oluşturduğu kibrin beslediği bir gövde gösterisi yapmaktı. Elbette bununla beraber de öz güven kaybının zirvesindeki Ümmetin umudunu bir kere daha kırmayı da hedeflemişti.

Özgüven abidesi bir kız kardeş!
Ümmetin onurunu kırmak için terörist İsrail’in medyaya verdiği o prangalı görüntülere bakılınca ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Vakur bir tebessümün eşlik ettiği o muhteşem bakış, özgüvenin tam anlamı ile tanımıdır.

Diplomatik misyon
Ülkemizin dışarıdaki sürekli temsilini kast ediyorum. Eski ile mukayese yapmak için değil ama durumu tespite katkı olsun. Ebru ÖZKAN kardeşimin yaşadığı sürecin yanında sembolik olmaktan öteye bile geçemeyecek bir süreci 11 Ocak 2018 akşamı 6-7 saat Siyonist İsrail polisinin misafiri (!) olduğumda yaşamıştım. 

Sonradan öğrendiğime göre Hayfa polis merkezine gelen Konsolos vekili ve 3 mesai arkadaşı 4 derece soğukta gecenin bir yarısı buz gibi rüzgarın önünde 2 saat beni beklemiş, polislere vatandaşımızı serbest bırakın ya da durumundan haber verin. Hem de kendisine burada olduğumuzu bildirin diye çok net bir sahip çıkış sergilemişti. 

Bunun etkisi ile olacak el konulan telefonum bana geri verilmiş, Organizatörüm Murat Kundak kardeşimi arayabilmiş ve onların dışarıda olduğunu öğrenerek memnun olmuştum. Hatta dışarıda bekleyen konsolosluk yetkililerinden birisi kısa bir süre önce doğum yapmış eşini hastanede bırakarak gelmişti.

Daha da önemlisi ben aldığım devlet terbiyesi gereği; Konsolos vekilimize, “ Sayın Konsolosum gecenin bu saatinde sizi de buralarda yordum ve meşgul ettim.” Dediğimde bana; eski Türkiye’de olabileceğin aksine; olur mu hocam biz bunun için buradayız, bizim işimiz bu demişti. Doğrusu aynı kalıp cümlelerle Büyükelçi vekilimizle yaptığım bir telefon konuşmasından sonra bunun değişen Türkiye’nin bir “Diplomatik duruşu” olduğunu anlamıştım.

Bunları niye mi anlattım!
Ebru ÖZKAN kardeşim ile alakalı haberlerde geçen Konsolosluk yetkililerinin süreci çok dikkatli takip ettiği şeklindeki bilgi öylesine bir cümle değildi. Zira gerçekten de elçilik ve konsolosluk yetkilileri Ebru kardeşimizin sürecini çok ciddi şekilde takip etti ve kendisine destek oldu.
Eski Türkiye için böylesi bir şeyin hayal olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Peki bu değişimin sebebi nedir?
Bu değişimin kodları yine Ebru kardeşimin yurda döndüğünde havaalanında yaptığı açıklamada gizli. Açıklama özetle şöyle idi: İsrail’de tutuklu olduğu dönemde Türkiye’de kendisine verilen desteğin farkında olduğunu, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliğinin ise davayı yakından takip ettiğini, yoğun destek nedeniyle şaşırdığını dile getiren Özkan, davaya bu kadar destek verildiğini bilmiyordum.  Bu anlamda Türk halkına teşekkürler. Sayın Başkanımıza (Recep Tayyip Erdoğan) sonsuz teşekkür ediyorum. Çok fazla ilgilendiler alakadar oldular.” (Basından)

Evet anlaşılacağı üzere “Reis” ilgisinden bahsediyorum.  Reisle birlikte ortaya konan “Yeni Türkiye” anlayışının zihinsel bir dönüşümle birlikte pratiğe yansımış halidir bu.  Dünyanın dört bir yanında koşan, terleyen, ülkesi, milleti ve vatandaşları için didinen bir Diplomatik misyon kadrosu ve anlayışı kök salıyor artık. 

Bu durum gururumuz olduğu kadar güven kaynağımız da olmaktadır. Artık sesimiz ve duruşumuz daha güçlü ve vakur. Yeni Türkiye kodlarını yabana atmadan takip etmek gerekmekte. 

Son söz niyetine!
Evine, yurduna, yuvana hoş geldin Ebru kardeşim. Basına yansıyan kadarı ile hakkındaki iddialardan birisi; HAMAS’a yardım etmek. Ne mutlu sana! Bir kere daha “Adamlığın cinsiyetle değil kişilikle alakalı bir şey” olduğunu bizlere gösterdin. Allah razı olsun senden.  

Bu duruşun Cennet vesilen olsun inşallah.
Vesselam!
Osman HAZIR
16.07.2018
MERSİN



Yorumlar