Önce
bilgi;
Nerede ise nefes
almanın bile imkansız bir hale geldiği, ilim ve irfan şehri Gazze, çığlıklarını
duyacak Müslüman yürekleri bekliyor.
Son on bir yıldan bu yana Gazze şeridine boğucu bir kuşatma
uygulanmakta, iki milyon insan çıkış yolu bulamamanın çaresizliği içerinde
kıvranmaktadır.
Nasıl olmasın ki;
Fakirlik oranı % 80’e ulaşmış. Yardım kuruluşlarının ve banka
hesaplarının kapatılması nedeni ile 17.000 yetim çocuğa ulaştırılan düzenli yardımlar kesilmiştir. Gazze
şeridine terörist İsrail tarafından gerçekleştirilen saldırılar nedeni ile
engelli hale gelmiş 50.000 insan çalışma hayatından uzak kalmış yardım bekler hale gelmiş.
Çocukların % 40’ı kan yetersizliği ve beslenme bozukluğu ile
mücadele ederken, herhangi bir hastanede olması gereken sıradan ilaçlar
bile bulunamamakta, bozuk olan tıbbi cihazlar tamir edilemiyor. 13.000
kanser hastası tedavi edilmeyi veya başka ülkelere nakledilmeyi çaresizce
beklemektedir.
Temiz ve içilebilir su bulmak nerede ise imkânsız, hâlihazırdaki
var olan suyun ise % 95’i içilmeye uygun değildir. Elektrik ve enerji yokluğu, sağlıktan sanayiye, evlerden okullara kadar hayatın her
alanını çok olumsuz etkilemektedir. Maalesef Gazze şeridinde hergün ortalama
12-20 saat boyunca elektrikler kesiktir.
Eğitimli insan oranının çok ileri düzeyde olduğu Gazze’de amansız
kuşatma nedeni ile üniversitelerden her yıl mezun olan 10.000 kişi, devamlı
veya süreli çalışabilecekleri herhangi bir iş fırsatı bulamadığı için işsiz
kalmaktadır. Ayrıca derslik yetersizliği nedeniyle okullarda her sınıfta ortalama 50 öğrenci öğrenim
görmektedir.
Terörist İsrail’in saldırıları nedeni ile yıkılan evlerin çok
büyük bir kısmının yeniden inşa edilemediği, gıdasızlıktık ve ilaçsızlık nedeni
ile toplu çocuk ve insan ölümlerinin beklendiği, kısacası ambargo nedeni ile
iki milyon insanın ihtiyaçlarının karşılanamadığı Gazze’ye şimdi değilse ne
zaman el uzatacağız.
Ölen Müslümanlığımız mı? yoksa insanlığımız
mı?
Gazze bir İslam şehridir. Dolayısı ile içerisindekiler
de Müslüman’dır ve yardıma ihtiyaçları vardır.“Size ne oluyor da: 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar,
katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet' diyen
zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda
savaşmıyorsunuz?” (Nisa :75) ilahi emri önümüzde iken hala mı duyarsızlık?
Ya da “Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini
korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer
uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve hastalığa tutulurlar” (Buhari, Edeb 27) “Nebevi duruşu” kutup
yıldızımız olması gerekirken hala mı rotasızlık?
Toplumsal duyarlılık
duruşunun temeline“Mazlumun dini
sorulmaz” anlayışını yerleştirmiş bir inancın mensupları açısından olmamız
gereken yerde olmadığımız aşikar.
Gelişmişlik
ölçüleri ve Gazze
İsraf ve tüketim denizinde
boğulmakta olan, harcama ve tüketim miktarlarının gelişmişlik ölçüsü kabul
edildiği bir Dünyada Sekülerizmin (Dünyevileşme) dümen suyuna girmiş bir
hayatın hesabını vermemiz pek de kolay gözükmüyor.
Facebook’ta yediğinin içtiğinin
fotoğrafını paylaşma yarışına giren anlayışın, Müslümanca duruşla izahı da
mümkün değildir. Allah korusun ama hesabını vermekte kolay değildir.
Gazze konusunda bilmiş bilmiş
konuşup ahkam kesmek bizi kurtaramayacaktır. Herkes ne yapması gerekiyorsa
yapmalıdır. İsrail nasıl olsa tahrip
edecek gerekçesi ile, elektrik, hastane, ilaç ev vs. ihtiyaçların çözümü
konusunda kendi tembelliğimiz, vurdum duymazlığımız ve siyasi rekabetimizi perdelemek
için, tam özgürlük günlerine atıf yapan toptancılıktan kurtulmak gerekiyor. Zira
içimizi dışımızı bilen Allah (c.c) her şeyi görüyor ve biliyor.
Allah biliyor ya Gazze’yi kurtarmadan bizim kurtulmamız mümkün gözükmüyor. Gazze’yi
hamasetimize, tuzu kuruluğumuza veya iç politikamıza mahkum etme yanlışımız
bizi mahvedecek Allah korusun. Hikmet ve irfan geleneğimizi tekrar diriltmeye
muhtacız. Zira asil kan üzerinden kudret ummak yerine, İslami özlerimizden
beslenirsek insanlığımızı ve kardeşliğimizi tekrar diriltme imkanımız
olacaktır.
Sözün sonu!
Gazze çığlık
çığlığa sessizce ölüyor. Fertler, cemaatler, vakıflar dernekler, yardım
kuruluşları, Siyasi partiler ve dahi her kim dünyasını ve ahretini kurtarmak
istiyorsa Gazze’yi ve bebelerini kurtaracak işler yapmalı. Atlar tepişirken
çimler ezilse bir şey olmaz belki ama biz çekişirken Gazze’li bebeler ölmesin.
Vesselam
Osman HAZIR
18.02.2018
Mersin
Yorumlar
Yorum Gönder