Olayları
ve çevreyi anlama ve anlamlandırma, ancak isimler ve kavramlar üzerinden mümkün
olabilmektedir. Elbette tanımı yapan, isimlendirmeye de hak sahibidir. Tanımla
isim arasındaki bu bağ kopartıldığında sorun çıkması kaçınılmazdır.
Hz.
Âdem yaratıldığında böyle oldu. İsimlerin
ve tanımların sahibi yüce rabbimiz Hz. Âdem’e İsimlerin “neliği” ve “niteliği” ile
buna dâhil her şeyi öğretti. Kavramların içeriğinde ve isminde ilk kasıtlı tahrifi
yaratıcıya kafa tutarak İblis yaptı. İblisin torunları bu gün için de aynı
yöntemle hareket ediyorlar.
Cihad: İslam’ın; hak, adalet, ahlak,
estetik, inanç vb. konularına ait güzelliklerini insanlığa ulaştırmak için
gösterilen her türlü çabanın, gayretin
(cehdin)adıdır. Bu nedenle de bu uğurda her türlü fedakârlığı gösteren
Mücahid şeytani saldırıların en fazla hedefi olmaktadır.
İnançsızlığın
girdabında yönünü şaşırmış bir gençliği, imanın engin denizlerine ulaştırmanın
çabasını veren Davetçi bir
mücahidin, damarlarına enjekte ettiği uyuşturucuyla sahte dünyalarda ömrünü,
bedenini ve hayallerini tüketen insanlığı kurtarmak için, yırtınan didinen Aktivist bir mücahidin, sömürgeci zalim
ve cani Batı medeniyetinin (sözüm ona medeniyet) aç, sağlıksız ve yoksun
bıraktığı Afrika’nın ak yürekli insanlarına kendini adamış, yeryüzünün en fedakâr doktorları ve vakıf insanları olan mücahidlerin, Hollywood
ve diğer propagandist film sektörlerinin tahrib ve tahrif ettiği zihinlere
alternatifler geliştiren senarist ve
yapımcı mücahidlerin emeğidir Cihad.
Hâsılı; eğitimden irşada, vatan savunmasından, siyasi arenaya kadar hep,
bir hukukun içerisinde Ahlaklıca mücadele eden mücahidlerin çabasının adıdır Cihad.
Cihad edene Mücahid diyor cihadın sahibi olan Rabbimiz.
Ama
bu gün en asil haliyle dertlerimize derman olacak Cihad ve Mücahid yerine, en
dejenere haliyle Cihadist ya da Cihatçı nitelemesi ile karşı karşıyayız. Sanki
köfteci, kebabçı ya da çorbacı der gibi, garip ve bir o kadar da aşındırıcı
sonuç alma hedefiyle. Bunda biraz önce bir kısmını ifade etmeye çalıştığımız
cihad örneklerinin yüreklerde oluşturduğu köklü devrim ve değişimlerin (inkılap
ve ıslah) karşısında aciz kalan ve bundan kurtulmak isteyen İslam düşmanlarının
çabası apaçık ortadadır.
Bu
şeytani çaba öyle işliyor ki; önce cihadı
sadece silahlı mücadeleye indirgeyen bir kalıp tanımın içerisine sokuyor.
Ardından da hem Mücahidi Cihadiste evriltiyor, hem de bedevi İslam yorumunun
esaretiyle insan öldüren canileri işaret ediyor. Bu haliyle de artık Cihad ve Cihadist
dendiğinde kimsenin aklına Afrika’da gözleri katarakttan göremeyen garibanı
ameliyat eden gerçek mücahid doktor ya da, sulama kuyusu açan vakıf insanların
cihadı değil, elinde palalarla kelle kesen, benzin döküp insan yakan
teröristler gelmekte ve getirilmektedir.
Mücahidi
Cihadiste, Cihadı da öldürmeye(teröre) dönüştüren sosyolojik zeminin bir başka
yönünü de, sömürerek aç ve geri bıraktığı ülkelerinden kaçıp, batı ülkelerine
yerleşen, buralarda yine açlığa ve geriliğe mahkûm edilen, insanların köklerine
dönme çabası oluşturur. Bu çaresiz insanlar, iki arada sıkışmışlığın
oluşturduğu dışlanmışlık ile hegomonyacı Avrupa kültürünün ayrımcı politikalarının,
kucağında büyüttüğü rakipleri ve düşmanlarına dönüştü çoğu zaman.
Çağın
getirdiği fikri ve sosyal karmaşalara karşı hazırlıksız yakalanan Müslümanların
bu insanlara derûnî ve doğru İslam anlayışını zamanında ulaştıramaması da eklendi.
Böyle olunca İslam’ın anlaşılmasını, Mutezileden, Haricilikten ve Selefiyyeden aldıkları
derme çatma yorumlar üzerinden sağlamaya çalışan bakış açısı da işin tuzu,
biberi, oldu. Avrupalı Cihadistler olarak tanımlanan insanların en azından bir
kısmını ortaya çıkaran nedenler arasına katıldı bütün bunlar.
Buraya
kadar ifade etmeye çalıştıklarımızdan Cihadizm olgusunun ortaya çıkışındaki
bütün sorumluluğu İslam dışı unsurlara yıkmak gibi bir sonuç çıkmaz umarım. Zira
eğitim sistemlerimizi, dernek ve cemaat yapılarımızı, Müslüman yetiştirme
usullerimizi ivedilik ve önemle gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Metnin
zahirine takılıp kalmış, literal bir bakış açısının oluşturduğu Müslümanlık
anlayışı, Mücahid değil ancak Cihadist
insan yetiştirir. Yine idealsiz, hedefsiz ve doğru anlaşılmış bir cihad gayreti olmayan,
sözüm ona Müslüman gençlik yetiştiren zeminle, cenneti kestirmeden kazanmanın
yolunun ölmek ve öldürmekten geçtiği bilincini oluşturan zemin, mutlaka ve
acilen sorgulanmalıdır.
Net
olarak söyleyelim, kendisi gibi inanmayan, düşünmeyen, yorumlamayan kişileri
tekfir eden, öldüren anlayışa Cihadist vs. ne denirse densin adı Terörizmdir.
Başka bir ifadeyle; Cihadist eşittir Terörist, Cihadizm eşittir Terörizmdir. Bu
haliyle Cihadizm cihadın, Cihadist de
Mücahidin alternatifi olamaz.
Peki ne olmalı?
Elbette
bu sorunun cevabı bu makalenin sınırlarında tamamen bulunabilecek durumda
değildir. Çünkü: meselenin dini, siyasi, sosyolojik, küresel birçok boyutu
mevcuttur. Bununla birlikte söylenecek bazı şeyler de vardır.
Buna
göre:
Suçu
sadece batıya atmakla sorumluluktan kurtulamayacağımızı bilmeliyiz. Payımıza
düşen sorumluluğu alıp gereğini yapmalıyız. İnsan yetiştirme usullerimizi
gözden geçirmeli, İslam’ın doğru anlaşılmasını sağlayacak külli çabalar
geliştirilmelidir. Hem fıkhi, hem siyasi boyutuyla Cihadistleri terörist olarak
ifade etmekten çekinmemeliyiz. Cihadizmin terörizmi ifade ettiği mutlaka her platformda
vurgulanmalı. Batının ikiyüzlülüğünü hem görmeli hem de kendi yüzlerine
vurabilmeliyiz. Bunun için de ilmen ve siyaseten güçlü olmak gerektiği açıktır.
Sorunu
çıkarıp evimizin önüne atan şeytani düzen, çaresiz bıraktığı yığınlara çözümü
de kendisi sunmaya çalışmakta. Cihadizmin çözümünün tanımı kendinden menkul
demokraside olduğu yalanı da böyledir. Hâlbuki çözüm bizzat doğru anlaşılmış İslam’dadır.
Bütün
bunlardan sonra tercihimiz hangisi olmalı?
Cihadist
mi? Mücahid mi? Terör mü? Cihad mı?
Kavramlara
dikkat.
Vesselam…!
Osman
HAZIR
23.11.2015
MERSİN
Yorumlar
Yorum Gönder