Tevhid Dini olan İslam,
hayatın her alanına dair ilke ve prensipler koyma yetkisinin Allah’ta olduğunun
kabul ve tasdikini temel ilke olarak görür. Zira bu temel yetki “tanrı” olma
vasfının belirleyici unsurudur.
Bu ilkeye kafa tutma
aşkındaki, “Seküler-dünyevi hayat
anlayışı” ve “Modernlik Dini (Modernizm)” nerede ise tam teşekküllü bir dinin bütün
özelliklerini gösterme çabasındadır.
Şöyle ki: bir dinin en temel
unsurları “tanrı ve mabed”
ikilemesidir. Doğrusu bugün bir vesile ile gittiğim devasa büyüklükteki
AVM’lerden birisi, bana buranın modernizm dinin en önemli mabetlerinden birisi
olduğunu çağrıştırdı.
Terbiyeli tavuklardan,
ateşin çağırdığı sığır kıyması kral (… king), keçisakallı adamın soslu tavuğu, kocaman
M harfli burgerler hepsi bu mabedin bölümleri gibi geldi bana.
Normal şartlarda ve de
sokakta tercih edilen giyim kuşamdan farklılık arz ettiği özellikle belirgin
kişisel tercih putunun tavsiyesine uygun giyinme/giyinmeme. Kişisel tercihin
Özellikle de bu kısmı la yüs’el (sorgulanamaz) bir nitelik taşır.
Makinalaşmış (robotlaşmış)
iletişim kodları, duygusuz ve zaman ayarlı mesailer üzerine kurulu bir tapınış
öykünmesi vardır adeta.
Bu mabedlerin en “Kutsal” zikirlerinin başında İNDİRİM gelir.
Bu “zikir” tapınakta dönmeye
başlamışsa beynin hesaplama ve sorgulama melekeleri devre dışı kalır, hatta ihtiyaç
kavramı rafa kalkar, adeta ateş etrafına üşüşen böcekler ya da ateş etrafında
kutsal dansını yapanlar gibi büyülenmişçesine İNDİRİME saldırılır.
%70’e varan indirim yazan
ayakkabı dükkânındaki kalabalığın bu ilandaki “e varan” ifadesini görmesi, anlaması ve sorgulaması mümkün olmuş
olsaydı, %1-70 arasındaki her oranın bu anlama geldiğini ve de sadece tek bir
üründe yapılacak %70lik indirimin kutsal bir yalan olarak büyü vazifesi gördüğü
kavranılacaktı.
Ama gerçekte durum hiç öyle
değildi. Zira kapıdaki güvenlik görevlisi insanları içeriye sırayla alıyordu.
Yaşlıca bir hanım efendi yüzündeki müthiş heyecanla eşine sen devam et ben bi
bakıp çıkayım derken iş işten çoktan geçmiş, zikrin cazibesine (cezbe) kapılmış
zakir (!) moduna girmiş gibiydi.
Özellikle penceresiz
bırakılıp acayip ışıklarla aydınlatılarak, beyne işleyen müziklerle
seslendirilen, ibadethaneye (!) girenlerin bu modern puthanedeki ibadetin
motivasyonunu bozacak bütün dış etkenleri devre dışı bıraktığı tecrübe ile
sabittir.
Kısacası; arayış içerinde
sahte mabetlerde gezinen yurdum insanını, aklını, gönlünü, bedenini kuşatacak
fıtrat dini İslam ile tanıştıracak çabalar olmadan, bu çağın karmaşası
insanımızı alıp götürecektir.
Ateşe üşüşmeye çalışan
böcekler ve kelebeklere engel olmaya çalışan adamın misali, ümmetini ateşten
kurtarmaya çalışan Resul’ün[1] ümmetinden çağı anlamış ve
kuşanmış davetçilere ihtiyacımız olduğu apaçıktır.
Hayatını insanlığı ateşten
korumaya adayıp, inançlı nesilleri ortaya çıkaracak çaba ve gayretin içine
girmeden, para ve zamandan fedakârlık yapmadan, gençliğin ve zamanın ruhuna
uygun projelerle çalışmaya girişmeden, gençleri eleştirmeye dönük laflar
cehennem ateşimizi söndürmede yeterli olmayacaktır. Zira bu, işin kolayına
kaçmaktır.
Yavrularımız, gençliğimiz,
kelebekler vadisindeki kelebeklerdir. Aslolan ve de zor olan; davetçi kimliğini
kuşanıp kelebekler vadisinde bekçi olabilmektir.
Zora talip olanlardan olalım
diye dua ile…
Vesselam..!
Osman HAZIR
20.08.2017
MERSİN
Yorumlar
Yorum Gönder