Bir önceki yazımızı; “Buraya kadar ifade etmeye
çalıştıklarımız meselenin bir yönü idi. Mes’elenin bizce çok önemli bir başka
yönü olan İslam Dünyası üzerindeki etkileri boyutunu ve alternatiflere
ait görüşlerimizi de bir sonraki yazımızda ele alacağız.” Diyerek
bitirmiştik.
Kelimenin tam anlamıyla “Haber”
Kelimenin tam anlamıyla “Haber”
Dediğimiz gibi, buraya kadar ifade etmeye çalıştıklarımız
meselenin bir yönü idi. Medyanın iyi okunması gereken bir başka yönü de
çocukluğundan itibaren zihin ve ruhlarını kirletip etkilediği insanlığa, dost
ve düşman karmaşası yaşatma çabasıdır. Kur’an’ın bize verdiği medyayı doğru
okuma yönteminden (Hucurat:6) uzak
kaldığı için müslümanca bir bakış açısıyla meseleye bakamayan insanımıza,
medyanın sihirli gücüyle “Terörist
Müslüman” algısı çok kolay kabul ettirilebiliyor.
Bu yüzdendir ki :Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlara
her türlü zulmü yapan Çin modern (!) (yapısıyla) BM Güvenlik konseyine üye
olabilirken mazlum Türkler, kolaylıkla isyancı olarak gösterilebilmektedir.
Filistin’de ülkesinin işgalden kurtuluşu için mücadele
eden HAMAS Terör örgütü olarak gösterilirken, İşgalci zalim israil
terör mağduru olabilmektedir. Mavi Marmara gemisindeki yardım gönüllüleri
otoriteden izin almadıkları için suçlu sayılırken, gemideki Müslümanları şehid
eden eli kanlı katil israil güneydeki sevilen (!) ülke, başındaki de çığır açan
lider olabiliyor. Mısır'ın 40 yıllık diktatörü Hüsnü Mübarek medya yoluyla
aklanırken, Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi medya ve batı destekli
darbeyle devrilip terör örgütü mensubu ve casus olarak damgalanmaktadır. Bu da
yetmiyor idama mahkum ediliyor. Halkın tercihlerini hiçe sayıp darbe yapan Sisi
ise medya eliyle meşru cumhurbaşkanı olarak sunulabilmektedir.
Hollywood yapımı bir sürü filmde Müslümanlar terörist olarak gösterilirken; Afganistan’ı, Irak’ı, işgal eden ABD ve batılı güçler demokrasi havarisi olarak sunulmaktadır. Suriye’de zalimlere direnen muhalefet cephesi terörist olarak gösterilirken, Esed neredeyse masum gösterilecek.
Yine ülkelerin haritası üzerinde meydana getirilmek istenen güdümlü değişiklikler için medya yolu ile yapılan algı operasyonları büyük bir yer tutmaktadır. Bölgesindeki bütün mazlum ve muhacirlere kapısını açan, terörden en fazla zarar Ülkemiz, uluslar arası güçler ve onların yerli taşeronları marifeti ile teröre yardım eden bir yaftaya kolaylıkla maruz kalabilmektedir.
Ne yapmalı?
Bu olumsuz ve karanlık tablonun bize dikte ettiği, dayatmacı dünyadan kurtulabilmenin yollarının başında elbette şeytan ve dostlarının bizleri kandırmak üzere planlar yaptığının farkında olmak gelmektedir. En önemlisi de kaynağı bir fasık* olan haberlerde bile araştıran, sorgulayan bakış açısı geliştirmemiz gerekirken, kaynağı İslam düşmanı kâfirler olan haberlere hemen inanmamak, şüpheyle yaklaşmak, analitik düşünebilmek suretiyle algılarımızla oynanmasına müsaade etmememiz gerekmektedir.
Bir diğer çözüm önerisi de beyanın sihrini iyiye ve
doğruya yöneltici çalışmalar yapmaktır. Örneğin; Dini değerlerimizi aşağılayan
filmleri görmeye alışık olduğumuz ekranlarda Diriliş Ertuğrul dizisinde olduğu gibi; dosdoğru kılınan bir namaz, içimize
işleyerek okunan bir Cuma hutbesi, baştan sona doğru icra edilen bir nikâh
sahnesi, görmenin toplum üzerindeki olumlu etkisi hiç azımsanmayacak
orandadır. Yine zulme, işgale, kutsal değerleri korumaya ve özgürlüğe sahip
için verilen mücadele ve mücahedelerin doğru sunulabileceği ekranların
oluşturulması, Müslüman kimliğin yeniden inşa edilmesine ve toplumun fıtratının
korunmasına katkı sağlayacağı mutlaktır.
Sonuç olarak; haberin, bilginin, filmin, kaynağı ve hedefini araştırmada, sözün sihrini kullanmada müslümanca duruş ve alternatif geliştirerek insanımıza, özellikle de gençliğimize bu bakış açısını kazandırmamız gerekmektedir. Zira bu çabalar, mutlaka yapmamız gereken “idealleri ve derdi olan gençlik yetiştirme” hedefine ulaşmamıza büyük katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak; haberin, bilginin, filmin, kaynağı ve hedefini araştırmada, sözün sihrini kullanmada müslümanca duruş ve alternatif geliştirerek insanımıza, özellikle de gençliğimize bu bakış açısını kazandırmamız gerekmektedir. Zira bu çabalar, mutlaka yapmamız gereken “idealleri ve derdi olan gençlik yetiştirme” hedefine ulaşmamıza büyük katkı sağlayacaktır.
Vesselam ….
* Sahih-i
Buhari; Tıp 51
* Fasık: Günâh işlemeye
devam eden, İslâmın sınırlarının dışına taşan kimseler, İslâm alimlerinin
çoğunun görüşüne göre Şeriatın büyük günah dediği haramları işleyenler ile
küçük günahta bile bile ısrar edenler, günah işleme konusunda sınırları kolayca
aşabilen kimse.
27 Haziran 2015
Osman Hazır
Mersin
Yorumlar
Yorum Gönder