MEDYA OKURYAZARLIĞINA MÜSLÜMANCA BAKIŞ DENEMESİ-2




Bir önceki yazımızı; “Buraya kadar ifade etmeye çalıştıklarımız meselenin bir yönü idi. Mes’elenin bizce çok önemli bir başka yönü olan İslam Dünyası üzerindeki etkileri boyutunu ve alternatiflere ait görüşlerimizi  de bir sonraki yazımızda ele alacağız.” Diyerek bitirmiştik.
Kelimenin tam anlamıyla “Haber”

Dediğimiz gibi, buraya kadar ifade etmeye çalıştıklarımız meselenin bir yönü idi. Medyanın iyi okunması gereken bir başka yönü de çocukluğundan itibaren zihin ve ruhlarını kirletip etkilediği insanlığa, dost ve düşman karmaşası yaşatma çabasıdır. Kur’an’ın bize verdiği medyayı doğru okuma yönteminden (Hucurat:6) uzak kaldığı için müslümanca bir bakış açısıyla meseleye bakamayan insanımıza, medyanın sihirli gücüyle “Terörist Müslüman” algısı çok kolay kabul ettirilebiliyor.

Bu yüzdendir ki :Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlara her türlü zulmü yapan Çin modern (!) (yapısıyla) BM Güvenlik konseyine üye olabilirken mazlum Türkler, kolaylıkla isyancı olarak gösterilebilmektedir. Filistin’de ülkesinin işgalden kurtuluşu için mücadele eden HAMAS Terör örgütü olarak gösterilirken, İşgalci zalim israil terör mağduru olabilmektedir. Mavi Marmara gemisindeki yardım gönüllüleri otoriteden izin almadıkları için suçlu sayılırken, gemideki Müslümanları şehid eden eli kanlı katil israil güneydeki sevilen (!) ülke, başındaki de çığır açan lider olabiliyor. Mısır'ın 40 yıllık diktatörü Hüsnü Mübarek medya yoluyla aklanırken, Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi medya ve batı destekli darbeyle devrilip terör örgütü mensubu ve casus olarak damgalanmaktadır. Bu da yetmiyor idama mahkum ediliyor. Halkın tercihlerini hiçe sayıp darbe yapan Sisi ise medya eliyle meşru cumhurbaşkanı olarak sunulabilmektedir.

Hollywood yapımı bir sürü filmde Müslümanlar terörist olarak gösterilirken; Afganistan’ı, Irak’ı, işgal eden ABD ve batılı güçler demokrasi havarisi olarak sunulmaktadır. Suriye’de zalimlere direnen muhalefet cephesi terörist olarak gösterilirken, Esed neredeyse masum gösterilecek.

Yine ülkelerin haritası üzerinde meydana getirilmek istenen güdümlü değişiklikler için medya yolu ile yapılan algı operasyonları büyük bir yer tutmaktadır. Bölgesindeki bütün mazlum ve muhacirlere kapısını açan, terörden en fazla zarar Ülkemiz, uluslar arası güçler ve onların yerli taşeronları marifeti ile teröre yardım eden bir yaftaya kolaylıkla maruz kalabilmektedir.

Ne yapmalı?

Bu olumsuz ve karanlık tablonun bize dikte ettiği, dayatmacı dünyadan kurtulabilmenin yollarının başında elbette şeytan ve dostlarının bizleri kandırmak üzere planlar yaptığının farkında olmak gelmektedir. En önemlisi de kaynağı bir fasık* olan haberlerde bile araştıran, sorgulayan bakış açısı geliştirmemiz gerekirken, kaynağı İslam düşmanı kâfirler olan haberlere hemen inanmamak, şüpheyle yaklaşmak, analitik düşünebilmek suretiyle algılarımızla oynanmasına müsaade etmememiz gerekmektedir.

Bir diğer çözüm önerisi de beyanın sihrini iyiye ve doğruya yöneltici çalışmalar yapmaktır. Örneğin; Dini değerlerimizi aşağılayan filmleri görmeye alışık olduğumuz ekranlarda Diriliş Ertuğrul dizisinde olduğu gibi; dosdoğru kılınan bir namaz, içimize işleyerek okunan bir Cuma hutbesi, baştan sona doğru icra edilen bir nikâh sahnesi, görmenin toplum üzerindeki olumlu etkisi hiç azımsanmayacak orandadır. Yine zulme, işgale, kutsal değerleri korumaya ve özgürlüğe sahip için verilen mücadele ve mücahedelerin doğru sunulabileceği ekranların oluşturulması, Müslüman kimliğin yeniden inşa edilmesine ve toplumun fıtratının korunmasına katkı sağlayacağı mutlaktır.

Sonuç olarak; haberin, bilginin, filmin, kaynağı ve hedefini araştırmada, sözün sihrini kullanmada  müslümanca duruş ve alternatif geliştirerek insanımıza, özellikle de gençliğimize bu bakış açısını kazandırmamız gerekmektedir.  Zira bu çabalar, mutlaka yapmamız gereken “idealleri ve derdi olan gençlik yetiştirme” hedefine ulaşmamıza büyük katkı sağlayacaktır.
Vesselam ….

* Sahih-i Buhari; Tıp 51
* Fasık: Günâh işlemeye devam eden, İslâmın sınırlarının dışına taşan kimseler, İslâm alimlerinin çoğunun görüşüne göre Şeriatın büyük günah dediği haramları işleyenler ile küçük günahta bile bile ısrar edenler, günah işleme konusunda sınırları kolayca aşabilen kimse.

27 Haziran 2015
Osman Hazır
Mersin









Yorumlar