Gündelik hayatımızda medyanın tartışılmaz bir yeri
olduğu muhakkaktır. İnsanın haber alma bilgilenme ihtiyacı ve talebinin doğru
kanallarla profesyonel olarak karşılanması çok doğal ve normaldir. Bununla
birlikte her alanda olduğu gibi doğru yol üzerinde oturan şeytanın var olduğunu
Kur’anın bildirmiş olması(A'raf;17) uyanık ve dikkatli olma zorunluluğunu bize
yüklüyor. Her konuda olduğu gibi haber ve bilgi kaynaklarımız konusunda da
dikkatli ve şüpheci olmak zorundayız. Çünkü bizzat kendisi veya taşeronları
(dostları) vasıtasıyla ayaklarımızı doğrudan kaydırmak için çabalayan şeytanın
tuzakları çok fazladır. Demem o ki, doğrunun yanlış, yanlışın doğru, karanın
ak, akın kara gösterilmesinin medya yoluyla mümkün olduğunu bilmeli, bu alanda
önümüze her konanı doğru kabul etmemeliyiz.
Hayatın her alanında olduğu gibi bu konuda da müslümanca bir duruş ve bakış açısı içerisinde olmalıyız. İletişim literatüründe “medya okuryazarlığı” olarak ifade edilen bu kavramla amaçlanan; medya mesajlarının doğru ve eleştirel gözle algılanmasına dönük, bize ait kodları iyi okuyabilmektir.
Medya okur yazarlığında Kur'an’ın rehberliği
“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık* size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”(Hucurat:6)
Bu ayet-i kerimeye muhatap olan bir Müslümanın bu gün medya (her türlüsüyle tabi) yoluyla manipüle edilebilir olması, ne kadar acıdır. Giyeceği elbiseden, yiyip içeceklerine, dost ve düşmanlarının kimler olacağını belirlerken kullandığı argümanlara kadar, her konuda kaynağını araştırmadan inandığı haber ve bilgilere kaynakları açısından özensiz ve özentili davranması müslümanca bir duruş olarak görülebilir mi. Tabii ki hayır.
Beyanda sihir vardır
Efendimiz’in (S.a.v) “Beyanda (güzel ve etkileyici ifade) sihir vardır.”* Sözü çok dikkat çekicidir. Yukarıda mealini verdiğimiz ayet-i kerimenin ortaya koyduğu Müslümanca tavır zorunluluğu önümüzde iken; her türlüsü ile (sinema, gazete, internet vs.) medyanın sözünün büyüsüne kapılıp gitmek nasıl bir gaflettir. Bu sihir öylesine profesyonelce yapılıyor ki doğruyla yanlış bir birine karıştırılıp, apaçık bir yanlış insanların hayatında kalıcı hayat tarzı ve bakış açısı haline getirilebiliyor.
Düşünsenize; çok izlenen tv kanallarından
birinde yetiştirme yurdunda kalan genç kızların sorunlarının işlendiği dizi
filmde, yaşadıkları sorunlar için üretilen çözümler, inanç ve maneviyattan uzak
sadece bedensel hazları teşvik eden bir anlayışa yönlendirmektedir. Bu bağlamda
14-15 yaşlarındaki karakterlerin giyim kuşamlarının, arkadaşlık ilişkilerinin
çocuk bedeni ve ruh dünyasını tarumar etmiş olmasının hiçbir sakıncası görülmez.
Filmlerde İslama dair öne çıkarılan örneklerin sahtekâr, düzenbaz, madrabaz bir
tipoloji ile karşımıza çıkartılması, konunun yereldeki örneklerinden
bazılarıdır.
Mesele küresel ölçekte değerlendirildiğinde ise karşımıza daha profesyonel ve dozu yükseltilmiş örnekler çıkmaktadır. Mesela; tüm zamanlarda en çok izlenen filmler arasında yer alan Star Wars filmleri serisinde olduğu gibi kimi zaman tamamen uydurulmuş dinler (Jedi Dini) insanlar üzerinde o kadar etkileyici olur ki dünya genelinde 100 binlerce kişi kimliklerinin din hanesine bu uydurulmuş dini yazdırmak isteyebilir.
Yine yaz tatilinin başladığı şu günlerde, vizyona
sokulan 3-4 boyutlu animasyon filmlerinin bir kısmının da hiç masum olmadığını
rahatlıkla söyleyebiliriz. Çocuklarınızla birlikte vakit geçirin
propagandasıyla sunulan, bir çok animasyon film karakterlerinin ısrarla çok
masum ve idol olarak gösterildiği bu yapımlarda; henüz çocuk yaştaki küçücük
dimağların masumiyetini alt üst edecek bir hayat tarzı empoze edilmektedir.
Müstehcen giyim-kuşam, flört, sınırsız arkadaşlıklar, magazine merak,
sevimlileştirilmiş gıybet – dedikodu, zenginliğin övüldüğü maddeci bir yaşam
tarzına yönlendiren alt ve üst mesajıyla karşımıza çıkmaktadır.
Tabiî ki medya birey ve toplumlarda oluşmasını istediği sosyal değişimi bir filmle oluşturamaz. Aynı bakış açısını sürekli tekrarlı yayınlarla ve kendisini besleyen endüstrinin sürekli desteği ile farkına varmadan oluşturur.
Buraya kadar ifade etmeye çalıştıklarımız meselenin bir yönü idi. Mes’elenin bizce çok önemli bir başka yönü olan İslam Dünyası üzerindeki etkileri boyutunu ve alternatiflere ait görüşlerimizi de bir sonraki yazımızda ele alacağız. Sözün uzamak suretiyle etkisinin azalmasını istemiyorum.
Vesselam…
* Sahih-i Buhari; Tıp 51
* Sahih-i Buhari; Tıp 51
* Fasık: günâh işlemeye devam eden,
İslâmın sınırlarının dışına taşan kimseler, İslâm alimlerinin çoğunun görüşüne
göre Şeriatın büyük günah dediği haramları işleyenler ile küçük günahta bile
bile ısrar edenler, günah işleme konusunda sınırları kolayca aşabilen kimse.
13 Haziran 2015
Osman Hazır
Mersin
Yorumlar
Yorum Gönder