“İSLAMİ HAREKETİN SORUNLARI ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ” ÜZERİNE NOTLAR - 2


Başlığa konu olan hususla alakalı yazdığımız ilk bölümde  genel bir girişten sonra Sorunlar kısmına değinmeye çalışmış, yazının uzaması nedeni ile çözüme katkılar kısmını bu yazımıza bırakmıştık.  

Samimi ancak, iddiasız bir çabanın ürünü olan bu çalışmanın faydasını umarak yapabildiğimiz kadar önerilerimizi sunalım.

ÇÖZÜME KATKILAR;

   Sorunları tespit etmek; İslami hareket ve cemaatlerden uzak durmak ve onların gereksiz olduğu sonucuna götürmemeli.  Aksine aksaklıkları gidererek bu çalışmalara çeki düzen vermek gereklidir.

·         Doğru bir din eğitimi elbet gerekli, yaşadığımız sorunların büyük bir kısmının bu konudaki eksikliklerimizden ortaya çıktığı açıktır.

·         İnsan yetiştirme yöntemlerimizi tekraren gözden geçirmeliyiz. Her söylenene evet deyip gözünü kapatan değil, çağa tanıklık edecek gençler ve nesiller yetiştirmenin çabasında olmalıyız.

·         Bizlere, kayıtsız ve şartsız itaat edecek, köle zihinli insanlar değil, cemaat ve birlik şuuru ile hareket etmeyi bilecek, ekip ruhunu taşıyacak, liderine ve liderliğine itaati; ancak hak üzerinde olduklarında gösterme iradesine sahip, hür yürekler yetiştirmeye çalışmalıyız. Aksi durum, hayır değil ihanete zemindir maalesef. (İlkesellik- kişicilik ilişkisi)

·         İletişim için kullanılan Dil, seçkinci ve buyurgan değil, Nasihat (Samimiyet) dili olmalı. Davet, tebliğ, irşad vb. dili-jargonu korunmalı ancak güncellenmeli

·         Belirtilen risk ve sıkıntıların bilincinde adam yetiştirerek hayal dünyasından uzak, gerçekçi bireyler yetiştirmek gerek.

·         Cemaat ve vakıflarımızın, Uyarı ve otokontrol mekanizmaları açık olmalı. Bunlardan çekinilmemeli. Uyarılarda hemen art niyet aranıp savunma mekanizmaları harekete geçirilmemeli. Kardeşlik hukukunun bunu gerektiğine dönük duruş geliştirilmeli. Bu duruş aynı zamanda tabana da yayılmaya çalışılmalı.

·         Çözüme dönük reçetelerin içerisinde elbette Öze dönüş içerikli yaklaşımlar olmalıdır. Bu sıkıntılı süreci aşmada bu toprakların insanlarının ilim ve irfanının yeterli güç ve kuvveti barındırdığında ve Öze Dönüş yaklaşımının çözüme katkı sunacağı doğrudur.

·         Burada aşılması gereken kısım; Öze dönüşün ne olduğudur. Zira sathi bir yaklaşımı ifade eden Literal bir öze dönüş çabasının kabukta kalacağı aşikârdır. Bu nedenle, bu duruma ait bir dilin geliştirilmesi, referans olarak gösterilen Asrı Saadet okumalarında bu güne dönük bir yüzün mutlaka olması, kalıp bir Asrı Saadet fotoğrafı yerine, maksat, hedef ve hikmetini arayan bir derinlik ufku hep bulunmalıdır.

·         Bizim Öze Dönüş yaklaşımımızda elbette yakın tarih Türkiye İslami hareketinin 80’ler ve 90’lar tecrübelerindeki çabalardan istifade etmek de vardır.

·         Fiziksel yapılanmaların, fotoğraf ve sosyal medyada paylaşılmasının cazibesine kapılmadan yürütülecek, mu’tedil, vasat, Kur’an ve Sünnet çizgisinde ısrarcı, Milli, yerel, ama aynı zamanda evrensel ve ümmetçi bir yaklaşımla yola çıkan çabalar mutlaka başarı ile sonuçlanacaktır. Bu bilinmeli ve gözden kaçırılmamalıdır.

·         Siyasi ve sosyolojik atmosferin en azından Türkiye için olumlu bir zeminde seyrettiği bu ortamın kıymetini bilip iyi insan yetiştirme çabalarımızı mutlaka arttırmalıyız. Bu konuda başta siyasi aktörler olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığımıza, Dernek ve vakıflarımıza, Cemaatlerimize çok büyük sorumluluk düşmektedir.

·         Diyanet İşleri Başkanlığının son dönemde artan ilmi çalışmaları ve toplum nezdindeki itibarına saygı duyucu katkılar sağlamalı. Zaman zaman iletişim ve destek çabaları açık edilmeli. Şemsiye ve çatı bir kuruluş fonksiyonundaki Diyanet’in harcanmasına fırsat verilmemeli ve göz yumulmamalıdır.

·         Sorumluluğu başkasında aramak çözüm değildir. Aslolan sorumluluğu üzerine almak ve çözüm için elini taşın altına koymaktır. O nedenle hepimiz kabiliyet ve uzmanlıklarımız ölçüsünde gayret göstermeliyiz.

·         Ehli Sünnet Çizgisinde kararlılık önemlidir. Bununla birlikte; Ehli Sünnetin doğru anlaşılması konusunda ciddi çalışmalar yapılmalı. Mevzu ve zayıf Hadisler üzerine kurgulanmış bir anlayışa sahip olanların bu ana damarı temsil ediyor görüntüsünden kurtulmalıdır. (Sakalı şerif, ….. şerif vb. anlayışının temsil iddiasından kurtulmalı)

·         Ehli Sünnetin gerçekte ne olduğu ciddi anlatılmalı.

·         Kur’ancılık anlayışının sakat bir durum olduğu hususunda beylik çabalarla değil, ciddi ve ilmi çabalarla mücadele edilmeli. Tehlikenin emekleri heba etmeye kadar götürecek derecede büyük olduğunu söylemek gerek.

·         Tekfirci anlayış (Cahiliye Toplumu yaklaşımı): Bireysel ve toplumsal tekfirin yanlışlığı ve sakıncaları konusunda yayın, davet, irşad vb. yollarla bilgilendirici çalışmalar yapılmalı.

·         Ak partinin iktidarda olması muhalif kodlara zarar vermemeli, eleştirel bakış açısını muhafaza edebilmeli. Eleştiri ve muhalefet dengesini kardeşlik hukuku çerçevesinde yürütebilmeli. Devletin sahibi olmakla, Devlet adına yanlış yapanların her yaptıklarını savunup, mazeret bulmaya çalışan katı bir “Devletçi” haline gelmekten uzak durmalı. Zira böylesi bir durumun gerek İslami Harekete gerekse bizzat devlete zarar vereceği açıktır.

·         İslami Hareket, siyaset ve devlet ilişkilerinin tanımlanmasında; Müslüman, Cemaat ve Vakıf mensubu olan kişilerin Devlette bazı görevler almasının, ve bu görevlerini de adalet ve İslam ahlakı içerisinde yürütmesinin doğal ve güzel olduğu, ancak herhangi bir Cemaat, Mezhep ya da meşrebin devleti ele geçirmek için ajanda taşımasının doğal olmadığı görülmeli. 15 Temmuz tecrübesinden sonra bu konu daha da belirgin olarak ortaya çıkmıştır.

·         Mezhepçilik ve meşrebçilik yapılmamalı, bununla birlikte Şiileşme/Şiileştirme çabalarında olduğu gibi ortaya çıkan tehlikelerde de uygun ve ilmi bir dil ile tavır net alınmalı. Ayrıca orta doğuda İran merkezli Şii görünümlü Pers ırkçılığı ve yayılmacılığının doğurduğu tehlike konusunda dikkatli olmalı.

Sonuç yerine; biz önemsediğimiz bu konuda kendi penceremizden gördüklerimizi paylaşmaya çalıştık. Umudumuz meselenin farklı mecralarda da ciddiyetle tartışılır hale gelmesidir. Çaba ve gayret bizden Tevfik Allah’tandır.

Vesselam.

Osman HAZIR
MERSİN


Yorumlar