Herhangi bir terör eyleminde teröristin müslüman olduğunu iddia etmesi İslamcı Terörist, yada Müslüman Terörist nitelemelerinin yüksek sesle yapılmasına neden olmaktadır. Teröristin batılı ve de Hristiyan ya da Budist olması durumunda aynı refleksin gösterilmediğine şahit olmaktayız. bu durumu değerlendirdiğimiz ve daha önce değişik mecralarda yayınlanmış olan bir yazımızı daha sizlerle paylaşmak istedim.
Buyrun birlikte okuyalım....
Neredeyse her seferinde aynı
şey oluyor. Üzülerek söylemek gerekirse 10 kişinin hayatını kaybettiği
Sultanahmet’teki menfur saldırı sonrası yine aynı şey oldu. Sultanahmet
meydanında bir terörist, ülkemize gezmek (turistik) amacıyla “Emân” (Vize) ile gelmiş insanların
arasına girerek bir intihar eylemi gerçekleştirdi.
Olay siyaset bilimcilerin,
sosyal bilimcilerin, terör uzmanlarının, kısacası konu ile alakası bulunan
bütün herkesin kriterleri ile değerlendirildiğinde tam ve mutlak anlamıyla bir Terör eylemidir. Yapan da teröristtir.
Bununla birlikte konuya
alaka duyan medyanın olayı haberleştirirken kullandığı dil, haberde olması
gereken en temel unsurlardan olan olayı olduğu gibi verme ve haber alanların da
doğru haber almasına imkân verme ilkelerinden yoksun bir hale dönüştü.
Nasıl mı? Yukarıda da ifade
ettiğim gibi diğer birçok terör eyleminde olduğu gibi bu eylemin de mutlak
anlamda Terör eylemi olarak
aktarılması ve buna göre tavır belirlenmesi gerekirken haberin dili, Teröristin Milliyeti ya da Dini üzerine
kurgulanmaktadır. Bu ise doğru haber alma özgürlüğünün de ötesinde yanlış ve
haksız düşmanlıklar oluşmasına sebep olmaktadır.
Dediğim gibi, bu insanlık
dışı terör eylemi haberleştirilirken “ Suriyeli
bir Terörist” tarafından
gerçekleştirildi şeklinde sunulup, ayrıca konu siyasi erke muhalefet için de
bir fırsat olarak görüldü. Tabi ki de ahlaksızca..
Ne hazindir ki, zalimin
zulmünden kaçan, mazlum, mağdur, mustaz’af ikimilyon Suriyeliye dini ve ahlaki
bütün değerlerinin kendisine öğrettiği doğrularla kapısını, gönlünü, yurdunu,
yuvasını açmış, muhacire ensar olmayı ibadet ve şeref bilmiş, bakiyesi ve
mirası üzerinde oturduğu imparatorlukta örneğini çok fazla gördüğü şekliyle görevini
yapmış bir Türkiyeli Müslüman bu haberlerin oluşturduğu algı nedeni ile
köklerinin beslediği bu değerlerinin aksine davranabilir hale
dönüşebilmektedir. Haberde teröristin
ırkı ve milliyeti üzerine yapılan vurgu üzerine bütün bu değerlere sahip olanın
kendisi olduğunu unutup, “Suriyelileri
içimize alırsak olacağı buydu. Bak geldiler, bombayı patlattılar.” Diyerek
neredeyse bütün Suriyelileri teröristle aynı kefeye koyacak hale
dönüşebilmektedir.
Eylemi gerçekleştiren
terörist bizzatihi Suriyeli de olabilir, başka bir ülke vatandaşı da… Bu yazı
yazıldığı sırada yakalanan bağlantılı diğer teröristler de farklı ülke
vatandaşı olan DAEŞ bağlantılı maşa ve kukla canilerdir.
Haber dili, Dînî kimlik
üzerine kurulursa; Cihadist, Cihatcı ya da İslamcı terörist diye sunulur ve
“İslamafobia (İslam düşmanlığı)” körüklenir. Etnik kimlik üzerine kurulursa
mesela Suriyeli Terörist denirse toptan bir etnik kökene dönük düşmanlığı
körükler. Tabii ki bu durum kimin ekmeğine yağ sürer ya da itham edilen kimleri
yaralar açıkça ortadadır. Örneğin; DHKPC, MLKP vb. terör örgütleri için Türk,
Kürt, Alevi vb. etnik ve mezhebi nitelemelerin bu kimliklerin mensuplarını
yaralayacağı gibi…
Bu nedenle; terör
eylemlerini anlama çabası içerisinde iken etnik köken ve dini kimlikle değil,
teröristin mensup olduğu örgüt ve onu taşeron olarak kullanan yapılar üzerinden
bir haber ve anlama dili geliştirilmelidir. Bireysel anlamda da bir
milleti (topluluğu) suçlama yanlışına düşmemek için de medyada sunulan
haberlere dönük müslümanca bir bakış
getirebilecek bilgi ve bilinç düzeyini oluşturmamız gerekmektedir. *
Sözün sihrinin esaretine
düşmemeli ( Sahih-i Buhari; Tıp 51), haberin kaynağını
araştırmalıyız. Kur’an bize böyle emrediyor. (Hucurat:6) Aksi halde bir topluluğa karşı olan
kinimiz nedeni ile adaletsizlik yapmış oluruz (Maide:8), bu halimizle
de zalimlere meyledenlerden oluruz da ateş bize dokunur. (Hûd:113)
Son
söz niyetine; Sultanahmet’te meydana gelen terör eylemini ve benzeri vahşetleri
sözcüklerin tüm almamı ile lanetliyorum. Terörün arkasındaki maksadın ve
payandalarının kurdukları tuzakların bozulması için tuzak bozanların en
hayırlısı ve güçlüsü Âlemlerin Rabbi’nden yardım talep ederim. Birlik yâ Rab!,
Vahdet yâ Rab! Âmin.
Vesselam..
17.01.2016
Mersin
*
Yorumlar
Yorum Gönder