BARZANİ REFERANDUM SÜRECİNE DAİR SORULAR



Çok yüksek tansiyonlu bir süreç geçirdik/geçiriyoruz. Birliğe dirliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde bir birimize etmediğimiz laf kalmadı. Bu süreçte yazmak/sormak isteyip te yazmaya/sormaya fırsat bulamadığım  şeyleri kaleme kağıda dökmek istedim. Soğukkanlı, rasyonel, hamasetten uzak ve önyargılardan uzak bir şekilde okuyabilecekler için yazıldı/soruldu buyurun;

v Ortadoğu bu kadar karışıkken Barzani yeni bir karışıklık zemini hazırlayacak Referandum işine girişmese olmaz mıydı?

v Barzani acemi bir siyasetçi gibi hareket edip en yakınında bulunan ülke ve milletleri karşısına alacak kadar hırsla hareket etmese olmaz mı idi?

v Bu süreçte, bölgenin aklıselim ve vicdan sahibi iki lideri Barzani ile Tayyip Erdoğan’ın karşı karşıya getirilmesinin ikisinin birden zayıflatılması amacına dönük olup olmadığı düşünülmeli değil mi?

v Barzani’nin bu kararının faturasının kardeşlik hukuku ile bir birine bağlı Kürtlere düşmanlık edilerek ödetilmesini istemek doğru mudur?

v Kürt ya da Türk düşmanlığı üzerine kurgulanmış bir ırkçı hamaset sorgulansa doğru olmaz mı?

v Salt hamaset hangi konuda işe yaramış ki bu konuda yarasın düşünmeyelim mi?

v Sırtında yumurta küfesi olmayanların gazı ile hareket etmek reel politik ve rasyonalite açısından ne işe yarar?

v Ya da Sadece reel politik üzerine kurgulanmış Kuzey Irak ve Ortadoğu politikası çözüm üretir mi?

v Barzani’nin referandum mitinglerinde iki kişi İsrail bayrağı salladı diye Kürtleri İsrail uşaklığı ile, Referandum konusunda Amerika da bizim gibi düşünüyor dedi diye de Tayyip Erdoğan’ı Amerika ve Gayri Müslim dostluğu ile itham etmek  doğru mudur?

v Ortadoğu’nun kilit noktalarında bulunan Ümmetin asli unsuru Kürtleri, Ümmeti bölüp parçaladıkları apaçık ortada olan batılı güçlerin üfürmesi ile bağımsızlık hayalleri ile ümitlendirip, yine batılıların yemeği ve kuklası olmaya teşne bir pozisyona düşürmek, akıllıca mıdır.?

v Bu referandum Kürtleri gerçekten özgürleştirip bağımsız hale mi getirir yoksa ümmet gövdesinden kopartıp kullanışlı bir esir (tetikçi) haline mi getirir?

v Dil ve jargon konusunda daha dikkatli olmasını istemek mümkün olmakla beraber; sınırları içerisinde 7 bölgeye dağılmış vaziyette milyonlarca Kürt vatandaşı bulunan ve Marksist Leninist bölücü bir terör örgütü ile boğuşan Türkiye’nin,  bir adım sonra bölünme riskini görerek tepki vermesini anlamak gerekmez mi?

v Bağımsızlık argümanı ile hareket edilmesi, Ümmetin kalesi ve umudu haline gelmiş Türkiye’nin bölünmesine zemin hazırlamak değil midir, eğer öyleyse bu durum Ümmetin mi Kürtlerin mi hayrınadır?

v  Ancak, son yüz yılda büyük acı ve sıkıntılar içerisinde yanmış kavrulmuş Kürtlerin bu günkü durumu görmezden gelinmeye devam ettiğinde bütün sorunlar yok mu olacak?

v  Yani konu Kürtler ve sorunları olunca üç maymunu oynamak Ümmetçilik midir?
v İslam ümmetinin en önemli unsurlarından biri olan Kürtlerin sorunlarını hep ötelemek, bölünme ve bölücülük bağlamında değerlendirmek işleri hallediyor mu, yoksa Kürtleri birilerine mecbur mu bırakıyor?

v Bu ve benzeri sorunlarda İslami Vakıf, Dernek ve Cemaatler “hele bir duralım” ürkekliğinden kurtulup inisiyatif almakta gecikmeseler ümmet ve ülke açısından daha hayırlı olmaz mı?

v Bahse konu yapılar bütün beklentilere rağmen bu süreçte duruş ve yaklaşımlarını net bir şekilde ortaya koyamamalarının taban kaymalarına neden olduğunu fark etmiyorlar mı?

v Tabanı İslam dışı, ırkçı ve seküler terör yapılarına kaptırmak dini sorumluluk getirmez mi?

YANİ NE YAPSAK?
v En azından böylesi zamanlarda kullandığımız dile dikkat etsek olmaz mı?

v Etnik kökenle ilintili konularda salt hamasi söylemlerden uzak dursak olmaz mı?

v Dilimize, duygularımızla beraber aklımız hükmetse, rasyonel bir duygu dili ile hareket etsek yani daha iyi olmaz mı?

v Bu gün farklı düşündüklerimizle yarın aynı çorbaya kaşık sallayabileceğimizi unutmasak olmaz mı?

v Kürtlerle Türklerin et ve tırnak gibi ayrılmaz bütün olduklarını, aralarındaki ilişkinin menfaat değil inanç temelli bir kardeşlik hukukuna dayandığını hiç unutmasak olmaz mı?

v Kürtler ve Türklerin, Malazgirt’te, Çaldıran’da, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında ve de en son 15 Temmuzda omuz omuza mücadele ettiğini gerçekçi bir şekilde hatırda tutsak olmaz mı?

v 15 Temmuzda YPG ve Goran unsurları Türkiye’nin mağlup olmasını beklerken, Berzan aşiretinin ve riyasetinin Milli irademizin yanında yer aldığını hatırda tutsak nasıl olur?

v Barzani’nin darbe girişimine maruz kaldığında da Türkiye’nin ona yardım ettiğini hatırda tutup köprüleri yıkmasak nasıl olur?

v Barzani ister siyasi racon gereği, isterse başka gerekçelerle bu referandumdan geri adım atmadı/atamadı ise de, bundan sonraki süreçte Türkmenler başta olmak üzere bölgedeki diğer unsurların kabul etmeyeceği bir sürecin içine girmese ve bu konuda güçlü garantiler verse doğru olmaz mı?

v Barzani Osmanlının yıkılışından beri bölge halklarının yaşadığı   sorunları kendi eli ile kendi dışındakilere yaşatma yanlışına düşmese, böyle adımlar atmasa tutarlı olmaz mı?

v Eğer dilde ve süreçte bir hamaset kurgusuna ihtiyaç duyacaksak bunun; ayrıştırıcı ve yıkıcı/bölücü bir yapıya değil değil birleştirici ve kardeşliği davet edici bir hamaset kurgusuna sahip olması gerekmez mi?

Son söz; ben aklımdan geçen soruları sesli düşünerek yazmaya çalıştım. Bunu yaparken de rasyonel davranmaya çalıştım. Kimseye yaranma kaygım yok. Soğukkanlı düşünmeye, zor zamanlarda ihtiyaç daha fazladır ilkesinden yola çıktım. Beğenirsiniz beğenmezsiniz. Ülkemin ve Ümmetin birliği dirliği düşmanlıkta değil dostluktadır diye düşünüyorum.

Doğrudur, benim sırtımda yumurta küfesi yok, o nedenle devlet aklı benim görmediğim başka çerçeveleri görebilmekte ve ona göre adımlar atmaktadır. Ben de zaten devletin gördüklerini görmeyenlerde karşılığını bulan şeylere tercüman olmaya çalıştım.

Kimi İsa’lara ve kimi Musa’lara yaranamayacağımı bilsem de ben böyle düşünüyorum. Kardeşliğe katkı olması umudu ve duasıyla vesselam.


27.09.2017
Mersin


Yorumlar